01.01.2019
4 Dakikalık Okuma Süresi
Girişimcilik Paranın Zaman Değerini Bilmektir
Mehmet Emin Yıldız
Finans Disiplininin en temel prensibi, bugünkü bir doların yarınki bir dolardan daha değerli olduğudur. Çünkü bugünkü paranız yatırımda kullanılırsa hemen para kazandırmaya başlayacaktır.
Paranın Zaman Değeri Sadece Girişimcilikle İlişkili Değildir!
“Bu kural benim için geçerli değil! Ben zaten girişimci değilim yatırım felan da yapmıyorum” demek gibi bir lüksünüz de yok. Çünkü bahsedilen paranın yatırıma evrilmesinden kasıt sadece reel varlıklara dönüşmesi değildir. En anlaşılır haliyle cebinizde taşıdığınız nakit para için hergün bir miktar faiz gelirinden vazgeçmiş bulunmaktasınız. Dolayısıyla iktisatçı diliyle; nakit paranın fırsat maliyetine, finansta paranın zaman değeri denilir. Reel bir yatırım yapmasanız bile elinizdeki paraya karşılık bir getiri bekleyeceksiniz. İşte bu getiri bekleyişinin en temel nedenlerinden birisi, paranın satın alma gücünde zamanla meydana gelen kayıptır; yani enflasyon. Ekonomideki yıllık enflasyon oranı %10 ise ve paranız karpuz misali yatıyorsa yıl sonunda artık mevcut parayla satın alacağınız mal ve hizmetler %10 daha pahalı olmuş olacak ve paranız eskisi kadar mal ve hizmet satın alamayacaktır. Elinde nakit parası olan ekonomik birimler satın alma gücündeki bu kaybı telafi etmek için parasını emanet ettiği kişilerden faiz talep ederler. Tahmin ettiğiniz gibi bu getiri beklentisi yani faiz, enflasyondan yüksek olmalıdır (bazen olmayabilir!). Eğer kabul ettiğiniz faiz de %10 ise aslında hiç bir şey kazanmayıp paranızın değerini korumayla yetinmişsinizdir. “Ben paramı kimseye emanet etmedim veya kullandırmadım ki” diyorsanız, o zaman paranızın satın alma gücündeki kaybı da kabullenmişsiniz demektir.
İş Kurmak İçin Harcadığınız Paradan Ne Kadar Kar Beklemelisiniz?
Peki, girişimci olarak ne kadar getiri beklemeliyim, enflasyonun ve dolayısıyla faizin ne kadar üstüne razı olmalıyım? Bir kere karşılaştırma yapılması gereken en basit ölçü Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu faizleridir. Çünkü elinizdeki para zaten hiç bir çaba sarfetmeden Hazine Bonosu faizi kadar kazanç sağlayabilir (Şu anda yaklaşık getiri %10 ile %11 arasındadır, stopaj ise kazanç üzerinden %10’dur). İşte Finansçılar buna risksiz faiz oranı demektedirler. Mesele bu noktada başlıyor. Muhakkak yatırımınızdan bekleyeceğiniz getiri, risksiz faiz oranından yüksek olmalıdır. “Ne kadar fazla olmalıdır?” sorusu ise aldığınız risk ile orantılı olacaktır. Özetle, beklediğiniz getiri (en az) = risksiz faiz oranı + risk primidir. Burada risk primi kavramını açıklamadan önce daha basit yatırım kriterlerinden bahsetmek de yarar var.
Mevzuyu birazcık daha gündelik hayattaki ticari konuşmalara getirelim ve bunu finans disiplini ile bağlayıp sık yapılan hatalardan birinin altını çizelim. “Yatırdığınız para kendisini kaç yılda amorti ediyor” en basit ve en yaygın kullanılan yatırım kriteri sorusudur. Geri ödeme süresi olarak da ifade edebileceğimiz bu oran kısmen doğru kısmen yanlıştır.
Örneğin, hammadde olarak sac lehva kullanan bir işletme, levhaların kesilmesi işlemini başka bir işletmede yaptırmaktadır. Bu işlem için de yılda 10.000 TL harcandığını varsayalım. İşletme bu işlemi kendi bünyesinde yapabilmek için 100.000 TL’lik bir yatırıma ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla görünürde, bu yatırımdan para kazanmaya başlamak için 10 yıl geçmelidir. İyi mi? Kötü mü? Aslında bu sorudan daha kritik bir soru var! Bu hesap veya yöntem doğru mu? Gayrimenkul yatırımları da dahil olmak üzere tüm yatırım projelerinde kullanılan bu oranın, finansal açıdan yanlış olduğunu söylersek, iyi mi kötü mü olduğunu tartışmamıza gerek kalmayacaktır.
Yapılan yatırımın neden olduğu nakit çıkışı bugün iken (0 zaman noktası) yatırım yapmaktan dolayı sağlanan tasarruflar 10 yıl boyunca devam etmektedir. Bugünkü paranın bizim için daha kıymetli olduğunu bildiğimize göre 10 yıl boyunca sağlanan 10.000 TL’lik tasarrufların toplam değeri aslında hiçbir zaman 100.000 TL etmeyecektir!
(image: https://parasut-blog.s3.amazonaws.com/uploads/2015-08-28/girisim-01.png alt: Paraşüt girişimi)
Zaman çizelgesi üzerinden bakarsak 1. yıldaki ve 2. yıldaki 10.000 TL bile finansal açıdan aynı değere sahip değildir. Dolayısıyla geri ödeme süresi veya “yatırımın kendini amorti etme süresi” kesinlikle 10 yıl değildir. O zaman ne yapmalı? Bu durumda, farklı yıllarda sağlanacak tasarruf miktarlarının bugünkü değerini bulmak gerekecektir:
(image: https://parasut-blog.s3.amazonaws.com/uploads/2015-08-28/girisim-02.png alt: Paraşüt programı)
Ve paranın zaman değerini bilen yöneticinin gerçek zaman çizelgesi;
(image: https://parasut-blog.s3.amazonaws.com/uploads/2015-08-28/girisim-03.png alt: Paraşüt ile işini büyüt)
Tasarrufların gerçek değerlerini %10 faiz oranı kullanarak hesapladık. Çünkü bu yatırımın alternatifi Devlet Tahvilinden elde edeceğimiz risksiz getiridir (Projenin/yatırımın daha riskli olduğunu düşünüyorsak %10’dan daha büyük bir oran kullanırız). Örneğin 4. Yıldaki 6.830 TL’lik değeri hesaplamak için 10.000/(1+0,10)^4 formülünü kullandık. Hala neden 10.000 TL’lik tasarrufların değerlerini azalttığımızı anlamadıysanız aşağıdaki soruya cevap veriniz!
(image: https://parasut-blog.s3.amazonaws.com/uploads/2015-08-28/girisim-04.png alt: PAraşüt zamanı)
Varsayalım bugün yaptığınız yatırım 100.000 TL’dir. Bu yatırımdan elde ettiğiniz kazanç ise 1 yıl sonra gerçekleşecektir ve o da, sadece 100.000 TL’dir. Sizce başabaş noktasında mıyız? Soruya yanıtınız evet ise bir an önce işletmenizi devredip mütevazi bir hayata başlamanızın zamanı gelmiştir :)
Kendi çizelgemize dönersek 100.000 TL’lik yatırımın sağladığı tasarrufların 10 yıl boyunca bugünkü değerlerinin toplamı malesef ancak 61.446 TL’dir. Paramızı çıkarabilmek için ise henüz 38.554 TL’lik tasarrufa ihtiyacımız vardır. Üstelik tek kötü haber de bu değil. Aşağıdaki grafik %10 faiz oranı ile 10.000 TL’lik tasarrufların 100 yıl boyunca bugünkü değerlerini göstermektedir. Ve ne yazık ki 0’a doğru ilerlemektedir. “Eeee ne demek istiyorsun hocam?” diyebilirsiniz. Demem o ki; bu yatırım kendini amorti edene kadar ölmüş olma olasılığınız %100.
(image: https://parasut-blog.s3.amazonaws.com/uploads/2015-08-28/girisim-05.png alt: Yatırım)
Elbette bu geri ödeme süresi örneği birçok varsayım içermektedir ve biraz da marjinaldir fakat olayın önemini vurgulamak açısından da zaruridir...
Detaylı yasal uyarılar için lütfen buraya tıklayınız.
İlgili İçerikler
Yeni Bloglardan Haberdar Ol
Paraşüt e-bültene abone olun. Bu sayede yeni içerikleri kaçırmayın.
Sizi haberdar edelim.
Blog bülten aboneliği kapsamında işlenecek kişisel verileriniz ile ilgili detaylı bilgiye Aydınlatma Metnini okudum.
Tarafıma blog bültenlerinin gönderilebilmesi için Açık Rıza Metni kapsamında, e-posta adresimin yurt dışına aktarılmasına onay veriyorum.
Ticari elektronik ileti gönderimi için Açık Rıza Metni kapsamında, e-posta adresimin yurt dışına aktarılmasına onay veriyorum.
Her ihtiyaca ve bütçeye uygun çözümler Paraşüt’te!
e-Faturaya uygun fiyatlı e-kontör avantajı ve hesaplı çözümler ile geçin.
En Çok Okunanlar
e-Dönüşüm Uygulamaları
e-Faturada özel entegratör değişikliği nasıl yapılır?
Halihazırda kullandığınız özel entegratörde çeşitli sebeplerle değişikliğe gitmek isteyebilir ve başka bir özel entegratör ile çalışmak isteyebilirsiniz. Bu durumda ne yapmanız gerektiğini biliyor musunuz?
e-Dönüşüm Uygulamaları
10 soruda fatura hakkında her şey!
Fatura kesmek profesyonel hayatın en temel unsurlarından biri. Verdiğiniz hizmet karşılığında fatura kesmek, kestiğiniz faturaların takibini yapmak ve arşivlemek emin adımlarla büyümek isteyen her KOBİ'nin yapması gereken işlerdir. Peki fatura keserken nelere dikkat etmeli? Fatura üzerinde hangi bilgiler bulunmalı?
e-Dönüşüm Uygulamaları
2025 yılı e-SMM zorunluluğu
E-SMM'ye zorunlu geçiş nedir? 2025 yılında kimlerin e-SMM kullanması gerekecek? Ayrıntıları yeni blog yazımızda.
e-Dönüşüm Uygulamaları
2025 yılında e-arşiv ve e-fatura zorunluluğu nasıl değişti?
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yeni yayınlanan 535 numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile elektronik belgelerin kullanımı ve denetiminde önemli değişikliklere gidildi. Peki ilgili tebliğ e-fatura ve e-arşiv kullanımını nasıl etkileyecek?
En Çok Okunanlar